Hacıbektaş Veli Müzesinin ana çekirdeğini 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli zamanında inşa edilen Çilehane bölümü oluşturmaktadır.

\n

Hacıbektaş Veli Hazretlerinin ölümünden sonra, Osmanlı Hükümdarı Orhan Gazi’den başlamak üzere, Murat Gazi, Yıldırım Beyazıt ve Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan eklemelerle 16. yüzyılda tamamlanmış olan Külliye, 1807’de IV. Mustafa, 1862’de Abdülaziz ve 1895 yılında da II. Abdülhamit tarafından onarılarak bugünkü durumuna gelmiştir.

\n

1248 yılında Horasanda doğduğu ve 1337 yılında eski adı Sulucakarahöyük olan bugünkü Hacıbektaş’ta hakka yürüdüğü kabul edilen Hacı Bektaş-ı Veli, Hoca Ahmet Yesevi ocağında yetişmiş daha sonra İran, Irak, Arabistan ve Suriye üzerinden Anadolu’ya gelmiştir. Antep, Antakya, Maraş, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat ve Kırşehir’den sonra Sulucakarahöyük‘e yerleşen Hacı Bektaş-ı Veli, burada hoşgörü, insan sevgisi ve toplumsal eşitliği temel alan felsefesini yaymıştır.

\n

Müze, 1925 yılına kadar dergâh olarak kullanılmakta iken, 1925 yılında Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkındaki Kanun ile kapatılmış ve bünyesindeki eserler, Ankara Etnografya Müzesine gönderilmiştir. 1958 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce Külliyenin restore çalışmaları yapılmış, Ankara Etnografya Müzesine gönderilen eserler geri getirilmiş ve 16 Ağustos 1964 tarihinde Etnografya Müzesi biçiminde düzenlenerek, ziyarete açılmıştır.

OĞLU VEFAT EDEN BABA" OĞLUM SANA GELİYORUM" DİYEREK HAYATA VEDA ETTİ! OĞLU VEFAT EDEN BABA" OĞLUM SANA GELİYORUM" DİYEREK HAYATA VEDA ETTİ!
\n

Hacı Bektâş-ı Velî Külliyesi, eski Türk saraylarında gözlenen üç avlulu bir yerleşim düzeni gösterir. Külliyenin barındırdığı birimler, sahip oldukları fonksiyonlara uygun biçimde bu avluların çevresine yerleştirilmiştir. İç düzenine âdeta askerî bir disiplinin hâkim olduğu pîr evinde her ihtiyaç için bir birim düşünülmüş, bu birimlere Bektaşîliğe has terminolojiye uyularak “mihman evi, at evi, ekmek evi” gibi isimler verilmiştir. Kendi içinde birer “ocak” şeklinde teşkilâtlanmış olan bu birimlerin başında “mihman evi babası, at evi babası, ekmek evi babası” diye anılan bir “baba” ile bunun maiyetinde dervişler faaliyet göstermekte, bütün babalar pîr evinde postnişin olan dedebabaya tâbi bulunmaktaydı. Bektaşîliğe intisap etmek isteyen derviş adayları önce Hacıbektaş civarındaki pîr evine bağlı Hanbağı ve Dedebağı çiftliklerinde hizmet ederler, burada ilk sınamaları geçebilirlerse at evinden başlamak üzere pîr evindeki hizmetlerine yükselebilirlerdi.

\n

1. Avlu Nadar Avlusunda Çamaşırhane, Demirbaş Depo, Üçler Çeşmesi

\n

2. Avlu Dergah Avlusunda; Mihman Evi, Meydan Evi, Kiler Evi, Aş Evi, Dede Baba Köşkü (Müze Yönetimi), Aş Evi Baba Köşkü, Tekke Cami, Aslanlı Çeşme, Meydan Havuzu

\n

3. Avlu Hazret Avlusunda; Atatürk Köşesi, Hacı Bektaş Veli’nin Türbesinin bulunduğu Pir Evi Bölümü, Balım Sultan Türbesi, Hazire ve Has Bahçe yer almaktadır.

\n

Müzede, Nisan ayında artan ziyaretçi sayısı Kasım ayına kadar devam etmekte olup, ziyaretçinin en yoğun olduğu dönem ise Haziran-Temmuz-Ağustos aylarıdır.

\n